Üsküp Avrupa'nın göbeğinde bir şehir olmasına rağmen bir çok bölümünde Osmanlı'dan izler taşıyan bir şehir. Her ne kadar son yıllarda şehrin modernleştirilmesi kapsamında devasa heykeller devasa binalar yapılmış olsada Üsküp Osmanlı Çarşısı hala ruhunu koruyan nadir bölümlerden biri olma özelliğini taşıyor.
Üsküp'ü ikiye ayıran Vardar nehri gerçekten de şehrin muhteşem bir ruh halini en güzel yansıtan doğa harikalarından biri.
Tarihi Osmanlı Taş Köprüsünün bir tarafı Modern bir şehir bir diğer tarafı ise sizi 500 sene öncesine götüren muhteşem bir Çarşıdan oluşuyor.
Üsküp ruhu olan bir şehir. Dünya'nın bir çok yerine bir çok başkentine gitme imkanım oldu ama beni en çok etkileyen başkent ki kuşkusuz Üsküp olmuştur. Nereye gidersem gidersem gideyim bu şehre geldiğimde bir oh çekerim.
Bir yandan beni Bursa'ya bir diğer yandan Eskişehir'e götüre bu şehir gerçektende huzur şehri. Bünyesinde farklı kimlikleri barındıran Üsküp adeta bir mozaik olma özelliğini taşıyor. Arnavut,Türk,Makedon evet üç farklı büyük etnik grup ve kardeşçe yaşayan bir toplum.
Elbette çoğu zaman fikir ayrılıkları oluyor ki bu olacak ki hayatın anlamı olsun değil mi ? Farklılıklar kuşkusuz zenginliğimiz. Ama önemli olan farklı düşüncelere farklı görüşlere saygılı olabilmek.
İnsanı insan olduğu için sevebilmek.
Dilinden,Dininden,Irkından hatta cinsiyetinden dolayı ayırmamak. İşte önemli olanda bu!
Peygamber efendimizin Veda hutbesinde de bahsettiği gibi : Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlügü beyaz tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur.
Peygamber efendimizin böyle buyururken bu güzel dine mensup insanların birbirleri arasında ayrımcılık gütmesi ve ırkçılık yapması hoş karşılanmayacak bir durumdur. Herkes aynı görüşe yine üzerine basarak ifade ediyorum ait olmayabilir. Ama birbirine insanlar saygı duymak zorundadır.
Karşısındaki insanın görüşüne saygı duyan insan erdemli insandır. Ben haklıyım diyen benci insanlar nereye giderlerse gitsin kaybetmeye mahkum olacaklardır. Yeryüzünde bugün farklı etnik kimliklerle kardeşçe yaşamayı başarmış topraklardan sadece birisidir Üsküp! Bu kardeşliği bozmaya yönelik adımların karşısında her zaman Müslüman Türk toplumu olacaktır ve olmalıdırda.
Bizi biz yapan değerlerin başındada zaten Hoşgörü gelmektedir. Peki Dört bir köşesinde Osmanlı'dan izler taşıyan Üsküp'e gelindiğinde nerelere gidilmeli ? Nereler görülmeli ? İşte şimdi sizlerle bunları paylaşacağım :
Makedonya Meydanı
Taş Köprü ( Osmanlı yapıtlarının en önemlisi ).
Türk Çarşısı ...
Üsküp Kalesi. ... ( Osmanlı'dan günümüze kadar gelmiş muhteşem bir eser )
Makedonya Arkeoloji Müzesi. ...
Rahibe Teresa Evi. ...
Milenyum Haçı ...
Makedonya Köyü ( Makedonsko Selo )
Matka Kanyonu : Matka Kanyonunda Muhteşem bir doğa yürüyüşü yapabilir ve aynı zamanda da muhteşem bir kano keyfiyle kendinizden geçebilirsiniz :)
Şehir Parkı : Bir diğer Adı Skopje central park : Bu parkta mutlaka bir yürüyüş yapmalı ve nehir kenarında yürüdükten sonra parkın içerisine girerek göl dibindeki kafede mutlaka kahvenizi yudumlamalısınız :) Özellikle gün batımında giderseniz çok ama çok daha iyi olacaktır.
Öte yandan benim kişisel önerim Debar maalo Semtindeki kafelere akşam mutlaka uğramanız. Şehrin Makedon tarafında kalan bu semt sizi minik bir Çanakkale'ye minik bir İzmir Gül Sokak'a götürecek :) Kimisininde minik Cihangir'i..
Daha fazla bilgi almak isteyen her kim olursa burada bir dostları olarak ben bilgi vermeye hazırım.
Sevgi ve selamlarımla : İletişim İçin : Sadık Şimşek - İnstagram: www.instagram.com/gidilesinet