Gerçek yaşam hikayelerinden esinlenen dizilerle adından söz ettiren Netflix, bu yapımların telif hakkı sahipleri tarafından dava edilmesiyle zor durumda kaldı. Platform, son yıllarda açılan onlarca dava ile uğraşıyor. Özellikle "Inventing Anna" ve "Baby Reindeer" gibi popüler diziler, platform için büyük bir yasal sorun haline geldi.
The Wall Street Journal'a göre, 2019'dan bu yana Netflix ve prodüksiyon ortaklarına karşı gerçek yaşam hikayeleriyle ilgili 20'den fazla dava açıldı ve bu yıl en az altı yeni dava dosyalandı. Bu artış, içeriklerin yapım maliyetlerini etkiliyor.
SUÇ TEMALI İÇERİKLERE İLGİ DEVAM EDİYOR
Business Insider'ın raporlarına göre, Netflix'in suç temalı içeriklere olan ilgisi devam ediyor. Ampere Analysis verilerine göre, Hulu ve Peacock gibi diğer yayıncılar da gerçek suç içeriklerine yönelmiş durumda, ancak hiçbiri Netflix'in 282 milyondan fazla aboneye sahip geniş erişimini sağlayamıyor.
Ampere Analysis'ten Guy Bisson, bu yıl suç temalı yapımların komisyon faaliyetlerinde büyük bir artış gösterdiğini belirtti. Gerçek suç programları, genellikle Netflix'in en çok izlenen içerikleri arasında yer alıyor. Örneğin, Ryan Murphy'nin "Dahmer" dizisi, Netflix'in en popüler TV şovları arasında üçüncü sırada yer alıyor ve 1 milyardan fazla saat izlendi.
170 MİLYON DOLARLIK İFTİRA DAVASI
Ancak, bu tür içerikler yasal riskler ve maliyetler de taşıyabiliyor. "Baby Reindeer" dizisi, 170 milyon dolarlık bir iftira davasıyla karşı karşıya. Dizi, Martha karakterinin ilham kaynağı olan Fiona Harvey tarafından dava edildi. Netflix, izleyicilerin dizinin gerçek olmadığını anlayacağını savunsa da, mahkeme dizinin "gerçek bir hikaye" olarak tanıtıldığını belirtti.
Ayrıca, Anna Sorokin'in arkadaşı Rachel Williams da "Inventing Anna" dizisinde olumsuz bir karakter olarak tasvir edildiği gerekçesiyle dava açtı. Netflix, bu durumla ilgili yasal önlemler almak için harekete geçti.