'Tehdit' ve 'şantaj' iddiasıyla dün gözaltına alınan ve adli kontrolle serbest bırakılan gazeteci Murat Ağırel, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına neden olan soruşturma dosyasıyla ilgili yaptıkları haberler nedeniyle kapılarına polisin dayandığını iddia etti.
"Flash TV’yi Ekrem İmamoğlu ve Murat Ongun organize ederek Cafer Mahiroğlu’na aldırmaya çalışmış, biz de engellemeye çalışmışız" diyen Ağırel, "Biz bu kişiye 'Flash TV’yi nasıl aldın' sorusunu sorarak şantaj yapmışız! Yerseniz" ifadelerini kullandı.
Murat Ağırel, Cumhuriyet'te konuyla ilgili kaleme aldığı "İmamoğlu dosyasına dokunan yanıyor mu?" başlıklı yazıda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun dosyasıyla ilgili yaptıkları yayınlar nedeniyle gözaltı operasyonu için harekete geçildiğini iddia etti. Soruşturmaya konu olan görüşmeyi ve yaşadıklarını anlatan Ağırel, şunları yazdı:
"Ben yazdığım her satırın altına tekrar imzamı atıyorum. Toplumu zehirleyen uyuşturucu ve yasadışı bahis, yolsuzluk gibi ahlaki çöküntüye sebep veren olayları yazıyorum, yazmaya devam edeceğim.
Peki, Timur Soykan ile yaşadıklarımız sadece tutuklu bir yasadışı bahis sanığının şikâyetiyle mi alakalıydı? Siz de biliyorsunuz ki hayır.
Hatırlarsanız, gözaltına alınmadan kısa bir süre önce Halk TV’de “Kayda Geçsin” programını yaptığımız Şule Aydın, Barış Pehlivan ve Timur Soykan ile birlikte Onlar TV YouTube kanalını kurduk. Halk TV’den ayrılarak bize güçlü bir omuz veren Barış Terkoğlu da Onlar TV’nin kurucu kadrosunda yer aldı.
Daha ilk programa çıkmadan hatta hiç video yayımlamadan neredeyse 500 bin aboneye ulaştık. Şu anda abone sayımız 600 bini geçti. Bakın yıllardır yayın yapmasına rağmen YouTube’da bu sayılara ulaşamayan bir dolu spor, siyaset, aktüel ve belgesel kanalları var.
İlk canlı yayınımız sadece 3-4 saat içerisinde 1 milyon izlenmeyi aştı. Şu anda 1.5 milyona ulaşmış durumda.
Özetle bu yayında İmamoğlu soruşturmasına, dosyaya dair yaptığımız belgeli haberler gündemde bomba etkisi yaptı.
Yandaş medyanın iddia ettiği 560 milyar TL gibi bir paranın, PKK terör örgütüne aktarılan 100 milyon doların olmadığı, dava dosyasında büyük çelişkiler yer aldığı, iddiaların çok zayıf olduğu, rüşvet diye anlatılan işlerin zannedilenden çok daha küçük basit ticari işler olduğunu gösterdik.
Bunu niye yaptık? Diğer isimler gibi davayı destekleyip iftiralara ortak olsaydık başımıza hiçbir şey de gelmeyebilirdi. Aksine krallar gibi yaşardık.
Fakat biz “kral çıplak” demeyi tercih ettik.
Milyonlarca vatandaşın gidip oy verdiği “Benim başkanım olsun” dediği insana yönelik, yine halkın haber alma hakkı ve kamu yararı adına, demokrasi adına gerçekleri savunduk.
Onlar TV’de İmamoğlu soruşturmasına dair anlattığım bir kesite dair video bile başlı başına milyonlarca defa izlendi.
İşte başımıza ne geldiyse bundan sonra geldi. Soruşturmaya dair anlattıklarımız büyük ses getirince sabah kapımıza polis dayandı. O kadar temiziz ki bizi suçlayacak hiçbir şey bulamadılar.
Kaynak: Cumhuriyet